Osmanlı Okları




Osmanlı Okları

Okların yapıldıkları malzeme, şekil ve büyüüklükleri hem kullanım amaçlarına hem hammadde olanaklarına bağlı olarak değişir. Eski kaynaklarda okların yapıldığı ağaçlardan bahis varsa da bu bilgilerin değerlendirilmesinde yüzyıllar içinde terminolojide meydana gelen değişiklikler dikkate almalıdır. Mesela, 14. yüzyıl öncesinde Türklerin kayın oklar kullandıkları belirtilmektedir, ama “kayın” diye bahsedilen ağacın huş ağacı olması ihtimali yüksektir. Aynı terminolojik karışıklık, yay sırtının yalıtımı için kullanılan huş ağacı kabuğundan da kayın olarak bahsedilmesinden anlaşılabilir. Orta Asya kökenli bir çok “okçu millet” in oklarını huştan yaptığı da göz önüne alındığında, 14. yüzyıl öncesi ok yapımında kullanılan ağacın huş olduğu düşünülebilir.

Benzer bir karışıklık, 14. yüzyıldan sonra çam ağacının kullanıldığına dair bilgide de vardır. Bütün iğne yapraklı ağaçlara genel olarak “çam” deme yanlışlığına düşülmüş olabileceği gibi, kayın-huş örneğinde olduğu gibi, terimlerin zaman için değişmiş olması da ihtimal dahilindedir. Çoğu çam türünün, yukarıda bahsi geçen yüksek hızlı, kuvvetli yaylarla kullanılamayacağı kesindir.

Osmanlı’da 15. yüzyıldan itibaren bir spor dalı olarak da kurumlaşan okçuluk, amaca yönelik geliştirilmiş çok sayıda ok tipinden oluşan geniş bir yelpazeyle çıkar karşımıza. Menzil atışlarında yelek ve uç tiplerine göre değişik konfigürasyonlarda değişik adlar alan “pişrev, “azmâyiş”, “heki”, “karabatak”, “zergerdan” gibi oklar kullanılırken; yine menzil atışlarında değişik amaçlara hizmet etmek için farklılaşmış “çavuş oku”, “ibriş (ebrüveş) oku”, “hava gezi” gibi oklar vardır.  Puta (hedef) atışlarında kullanılan oklara “puta oku”, kapalı mekân idmalarından olan “torba idmanı”nda kullanılan oka “torba gezi” dendiği gibi; eski risâlerde  “tâlimhane yayı/oku”, “darb yayı-oku” gibi ikilemelerde geçen ok isimleri vardır.

Tirkeş okları, savaş oklarıdır. Uçlarında, kullanım amacına göre tasarlanmış demir uçlar (temren) vardır. Zırhlı ve zırhsız düşmana ya da av hayvanlarına atılan okların uçları farklılık gösterir. Ayrıca, düşman gemilerinin yelkenlerini tutuşturmak ya da kuşatma altındaki kalelerin içinde yangın çıkarmak için “yangın okları” da kullanılmıştır ve temrenleri özeldir.

Av veya tirke+ş oklar¦--2

Osmanlı oklarını alâmet-i fârikalarından biri ok gövde profilleridir. Osmanlı okları silindir şeklinde değildir. Antropomorfolojik olarak isimlendirilen ve toplam 24 parçaya ayrılan ok gövdeleri, “vücudun” farklı bölgelerindeki incelme ve kalınlaşmalar göre üç farklı profil sergiler. “Endâm” denilen gövde profilleri üç türlüdür: 1- tarz-ı has 2- şem endâm 3- kiriş endâm. Tarzı- has “ gövdeler “göbek” te (tam orta noktanın biraz gerisi) en kalın çapa ulaşırken, “ayak” (okun ucu) ve “baş”ta (okun arkası) aynı miktarda incelir. Şem endâm, adından anlaşılacağı gibi muma benzer. Göbekten ayağa ve başa doğru incelir, ancak ayakta başa göre daha küçük çaptadır. Kiriş endâm, gövdenin gez kertiğinden başlayarak başa kadar inceltilmesiyle elde edilir.

Puta Oklar¦-1

Büyük ok üreticileri, yaklaşık 10 yıldır spor oklarının gövde üretiminde bu Osmanlı teknolojisini kullanmaktadırlar.