Posted by admin in on 13th 10 2012
Domaniç Eylül 2012Yazan: Levent Sökmen Tirendaz grubunun “acil gösteri” ekibinin sanırım ilk Murat Özveri’siz ve gerçekten “Özveri’li” turne macerası 11 kişiden oluşan öncü grubun Maltepe’den (Domaniç Kaymakamlığı’nın sağladığı araçla) Cumartesi sabahı yola çıkışlarıyla başladı. Öğleden sonra 14.30 gibi Domaniç’e vasıl olundu. Güzel bir öğle yemeği, otele yerleşme ve gösteri alanına gidiş… Öncelikle, daha önce yaşadığımız (özellikle Malazgirt faciasından sonra) tüm olumsuzluk ve organizasyon bozuklukları sonucunda bizde oluşan korku, dehşet ve bilinemezlik duygusu burada tam tersi bir rahatlamaya dönüştü. Gerçekten Domaniç kaymakamı başta tüm ilgililer 4+4+4+’lıktı. Önceden istenilen herşey hazırlanmıştı. Bize tahsis edilen şahıs ve araçlar hiç yanımızdan ayrılmadı. Otel basit ama temiz ve rahattı, kasaba sakinlerinin ve bize hizmet eden esnafın yaklaşımı son derece samimi ve sevecendi. Burada görev yapan kaymakamın (daha önceki görev yeri olan) Malazgirt’te neden çok sevildiğini gayet iyi anladık.Garip olan şimdiki Malazgirt kaymakamını da Malazgirtlilerin çok sevmesi (çelişkiye bak)! Doğu insanının iyiniyet ve sevencenliği… Arkadaşlarla buluşup düzenlemeyi yaptıktan sonra provaya geçtik. Gösteri alanı çok güzel ve ovaya hakim, tepelik bir alanda son derece profesyonelce hazırlanmış ve süslenmiş bir yerdi. Seneye tam takım gitmekte fayda var. Görülmeye değer. Malazgirt’ten sonra burası rüya gibiydi. Gösteriyle ilgili her sorumuzu hemen cevaplıyorlar ve başta kaymakam bizzat ilgilenerek çözüyorlardı. Bu keyifle bir tam prova bile yaptık ve ilk defa gösteri yapmanın tedirginliğini yaşayan arkadaşlarımızın da sinirlerini aldık. Mutlu bir şekilde araçlarımızla Domaniç’e dönüp, odalarımıza yerleştikten sonra otelin yakınındaki anlaşmalı ve sevimli küçük lokantamızda gerçekten leziz yemeklerle midelerimizi istiap haddine kadar doldurduk. Yemek çıkışı hemen yakındaki kahvenin bize tahsis edilen ağaçtan yapılmış minicik salonunda sıcak çay eşliğinde demli sohbetlerimize başladık. Ahu’nun ben dondurma isterim diye Koray’a yaptığı mim sanatının temel hareketlerinden sonra Koray’ın mecburen hepimize ısmarladığı ve herkesin acımasızca 4’er, 5’er top yediği dondurmalarla kısa bir Domaniç merkez gece yarısı turu attık. Koray hala benim cebim mi delindi, paralarım mı düşmüş diye yerlere bakarak arkadan geliyordu. Melih’in teklifi ve Akın’ın ceketinin önünü açıp ani hareketlerle gizlice gösterdiği bira kutularının cazibesine kapılıp odalarında (bir kısım Tirendaz erkekleriyle) küçük bir partiye katıldık. Gecenin geç vakti olmasına ve “git artık uyu!” şeklindeki etkisiz uyarılarıma ragmen “kamber” (en küçük okçumuz Sinan) gene odadaydı. Akın’ın gösteride kimseyi doğramaması için kılıcını yere dayayarak eğeyle çıkardığı hızarvari seslerin ve ses tonlarımızın otelde yaptığı şiirsel yankıların sonucu telefon şikayetlerinin (bu şikayetlerin çoğunun diğer arkadaşlarımız tarafından yapıldığını tespit ettik) tehdit haline gelmesine kadar direnerek geç saatlere kadar sohbetimizi sürdürdük. Gece gerçek yayla havasının serinliğiyle keyifli bir uyku çektik. Sabah kahvaltı sonrası otelin yanındaki kahvede aracımızı beklerken telveli kahvelerimizi yudumladık. Bu arada tanıma şansına sahip olduğumuz Solak Gürcan’ın sevimli arkadaşı Aybüke’de Eskişehir’den gelerek grubumuza katıldı ve gösteri boyunca seri fotoğraflarımızı çekti. Geliyoruz günün en ilginç olayına! Domaniç’te otelimizin altındaki kahvede İstanbul’dan gelen bir grubun kahve falına bakan bir Hollandalı!.. (Tirendaz Sinan’ın annesi). Önce İlgün sonra Muhteşem ve sonunda Melih’in fallarına bakıldı, Ahu merak ve büyük bir ciddiyetle yandan fala müdahalelerde bulundu. En kısa zamanda Tirendaz kadınlar grubu “altın günlerini” başlatmakta fayda var. Fal sonucunda sürekli “sana bir kısmet var, milli piyango bileti al” şeklindeki Tiny hanımın yaptığı uyarılar diğer arkadaşlarda Tiny hanımın MP (Milli Piyango) ile ortak bir ilişkisinin mi olduğu dedikodularını yaratınca Sinan’ın önceden aldığı iki seri takım bileti yalnış anlaşılır kaygısıyla piyasaya süremedi. Falda Muhteşem ve İlgün’e bol bol kısmet çıktığını duydum, hayırlısı! Aracımızla gösteri alanına gidiş, Malzemelerimizi yerleştirip üstüne iki de prova yaparak öğleden sonra saat 15.00 civarında yapılacak gösteri öncesi öğle yemeği için tekrar aracımızla Domaniç’e dönüş, gene leziz bir yemek, kostümlerimizi giyip aşağıdaki kahvemizde kahvelerimizi içerek alana döndük. Gösterimiz hiç hatasız, %85 hedef vuruş oranı ve son derece güzel bir akışla ve bol bol alkışlarla başarılı bir şekilde sonlandı. Bu gösterinin en önemli sonucu ekibin başlarında yöneticisi olmadan da gösteriyi başarıyla götürebilmesi ve ekipteki herkesin sorumluluk alabilmesi… Murat Özveri’nin önceki sohbetlerimizde de olmasını arzuladığını söylediği bu profesyonel davranışın başarıyla kotarıldığına şahit olduk. Bu nedenle başta bu sorumluluğa yol veren Murat Özveri, gösteriyi koordine eden Melih ve Akın arkadaşımız olmak üzere tüm ekip arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu arada hayrete şayan bir durum; tüm protokol gösteriyi ilgiyle ve sonuna kadar müdahale etmeden izledi!!! Gelelim gösterinin aykırı notlarına: 1- Gösteri öncesi atış hedefimizde olan alanların boşaltılması için görevli güvenlik yetkililerini ararken tesadüfen (!) – tamamen tesadüf! – karşımıza çıkan kahraman jandarmamızın şerefli BAYAN kd. bş. çvş. komutanımız hepimizin (özellikle erkek Tirendazlar) hayran ve fantezik bakışlarımız ve ilgimizden olacak emir ve yardımlarını esirgemedi. 2- Gösteride verilen halk türküleri konserine Tirendaz’ın geleneksel halk oyunları takımının değişmez elemanları olan İlgün ve Ahu hanımlar – her gösteride yaptıkları gibi – konuk sanatçı olarak bu sefer Muhteşem beyi de aralarına katarak saha kenarında sahne aldılar. 3- Tam gösteriyi sunuş anında – sahnenin önünde ve ortada iken bir delikanlının yanımıza gelip; “abi! yalnış parketmiş bir araç var, anons eder misin” uyarısı üzerine – mikrofonun kontrolu ses teknisyeninde olduğu için – “hay me ananın ……” diye başladığımız küfürü tamamlayamadan kendimizi kontrol altına aldık. Zira protokolün tam karşısındaydık. 4- Azeri folklor grubunun dansçılarından iki genç bayanın gösteri yaparken gülerek, göz süzerek ve sevimli pozlarla baktıkları yönde (grubumuz o sırada sahnenin hemen önünde duruyordu, mesafe çok yakın olduğu için yanılmaya imkan yok) Melih’in de mahçup çapkın pozlarında tebessüm ederek süzüldüğünü görünce en kısa zamanda bıyıksız Tirendazlar olarak bıyık bırakmaya karar verdik. Bu doğulu kızları anlamıyorum, bıyıklı erkeklerde ne bulurlar? Pala Melih! Elbet bir gün senin efsanen de gerçek bir palayla karşılaşacak ve bitecek! 5- Karpuz kesme sahnesinde Akın en çok alkışı aldı. O da farkındaydı ki saçlarını savurarak ve her dönüşten sonra ekstradan havada bir burgu hareketi yaptı. Kestiği karpuzları mehter takımı konseri sırasında kılıcınla dilimleyerek aramızda ve bazı seyircilerle birlikte infaz ettik. Şu ana kadar kimsede tetanoz belirtileri çıkmamıştır umarım. 6- Malzemeleri beraberce araca yükleyip yarı mutlu, yarı yorgun otele döndük. Istanbul’a yola çıkış zamanı. Dönüş çok yoğun ve yorucu bir trafikte umulandan çok uzun bir sürede tamamlandı. Etkinliğin fotoğraf albümüne aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: |